5 Kasım 2012 Pazartesi

içimdeki çocuklar



içimdeki insanlar öldü. Onlar savaşmadan öldü. Onlar hiç sevişmemişti. Onlar daha çocuktu. Şarap içerlerdi. Onlar çocuktu ama erken büyümüşlerdi. Hayatı erken yaşta anlamış, hayatı takmamayı öğrenmişlerdi. Sorun, onların yaşamasıydı aslında. Kimse onların yaşamasını istememişti. Onların hayatı birer pervaneydi. Hep dönmüşlerdi. Bir şeylerin etrafında dönmüşlerdi. Kimi evine dönmemişti. Uzak çöllerde, soğuk kutuplarda döndüler. İlk arkadaşlarımdı onlar. Onlarla paylaşmıştım oyuncaklarımı. Kimi zaman kavga ederdim onlarla. Ama annem bizi hep barıştırırdı. Annem beni her şeyle barıştırırdı. Savaşmamayı annemden öğrendim ve içimdeki çocuklarla barış içinde geçindim. Onlar öldü. Onlar, birkaç kadının ayakları altında öldü. Topuklu ayakkabılarıyla çiğnediler onları. Hepsi birer cesete döndü. Onlarsız uzun zaman oldu. onlar, gökyüzüne çıkan merdivenlerimdi. onlar olmadan gerçeği gördüm. Gerçek: benim, onların olmadığı yere verdiğim addı. Onlarla rüyalarım değerliydi. Onlarla aşk güzeldi. Sadece bana aşık olanlar görebildi onları ve korktular. Oyüzden kaçtılar. Kaçtıkları aslında bendim. Aşık oldukları çocuklardı. Hep rüyalar gördüm. Rüyalar beni bu yaşıma getirdi. Ama bir gün rüyalar bitti. Artık rüya bitti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder