21 Kasım 2012 Çarşamba

sona kalmak

  ne kadar gariptir aslında bir türün bir neslin son üyesi olabilmek. İlkel göllerde bir dinozor neslinin son üyesi olarak sisli bir sessizlik içinde yüzebilmek. Var olabilmek kalabalıklar arasında bir zaferdir asıl. Ama tek olduğunda varolmanın değeri yok olur. Kalabalıklar arasında iyiki varım diyebilirsin belki ama yalnızlık bu mutlu değeri öldürür. Yalnızlık, seni olmak istemeyeceğin bi insan yapar. Yalnızlık seni yalnız yapar. Yalnız olmak asıl sorumluluktur. Yalnız olmak başkadır. O sessiz, sisli gölde yüzerken gökyüzündeki yalnız bir şahinin çığlığına kendi çığlığınla selam verirsin. O an yalnız olmadığını sanırsın. Şahinle arkadaş olmak istemezsin. Çünkü o şahin senin sen olmanı sağlayan şeyi alabilir. Yani yalnızlığını. Ayrıca kim bir şahin olmak isterki. Yalnızlığın meyvesiyle kim arkadaşlık etmek isterki. İnsan sürü içinde rahattır. Aynı milyonlarca çimen arasında bir çimen olmanın verdiği büyük rahatlık gibi. Ama sen bir çınarsan eğer, çimenlerin arasında. Her zaman tehlikedesin demektir bu. Yalnız bir canlı güçlü olmak zorundadır. O yüzden bir çınarın kabuğu serttir. İnsanın kendine saygısı, son olmasıyla doğrultuludur. Gerçek hayata dönmek istersek. Gerçek hayata dönmeyi kim isterki. Var olmanın ereğini kim içinde taşımak ister. Ben istiyorum. Ben benim ve benim tek derdim anlaşılmak. Yalnız olmaktan memnunum ama hayal ettiğim dünyada yaşayamamak bana sıkıntı veriyor. Ben sona kalanım. Bir başlangıcın son bulduğu bir döngüyüm. Evet bu hoşuma gitti, ben bir döngüyüm. Ben hayatı öğüten, hayatı yaşayarak harcayan bir döngüyüm. Din adamları ''ölümü hatırla'' derken ben ''hayatı hatırla'' derim. Ben dindar değilim ve hiç bir zaman dinlerle aram iyi olmadı. çünkü ben dini eleştirdim. Ben dini eleştiren bir neslin sonuyum. Ben bir çok şeyin sonuyum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder