29 Ağustos 2012 Çarşamba

ruhu yaşlılar

 bir insan düşünün; aklında hep sorular, anlam veremediği haksızlıklar, kendini daha ileriye taşıyacak şeyleri topluma ters düşenlerde bulmuş. İnsanım ve parada gözüm yok, insanım ve hiç bir insandan nefret etmiyorum, insanım ve kürtleri de seviyorum, insanım ve kürt bir sevgilim var, insanım ve milliyetçi değilim, insanım ve din ile alakam yok. Ne kadar şaşırtıcı değil mi? ben de bazen kendime şaşırıyorum. Ne yapıyorum diye. Neden diğer tüm normal (!) insanlar gibi olamıyorum. Ben aşık olmam, severim ama aşık olmam. Ben hiç bir zaman rol yapmam: param olmadığı zaman zengin rolü yapmam, müslümanların arasında teist rolü yapmam, eğer bir kadınla düzüştüysem namuslu rolü yapmam. Çünkü ben deliyim, siz akıllısınız. Düşünsenize bir; para, aşk, namus, milliyetçilik, din size ne verdi? bunların hepsi için başka birini harcamanız gerekiyor. yani bir insanı yani sizden birini. Yoksa itibarınızı, namusunuzu, dininizi, paranızı o insanlar elinizden alır değil mi. Garip, insanlların kendilerine hiç bir şey vermeyen olgulara sıkı sıkı bağlanmaları gerçekten garip. Ve insan o kadar ezik ki! Ne kendine saygısı kalmış ne de karşısındakine. Artık insanın haricindeki her şeye insandan kat be kat fazla değer verir olduk. Peki bu ne için? Tabi ki azınlık için. Ve bugün azınlık için çoğunluk feda edilmekte ve insanlar demokrasi, cennet, eşitlik beklemekte.
 Bir yazarın sözüydü, çok anlamlıydı: ''malesef günümüz insanı gönül verdiği şeylerin sahteliğini anlayacak kadar uzun yaşamakta'' evet arkadaşlarım. İnsan, ancak yaşlılıkta anlıyor ne kadar yanıldığını, ama o zaman da dünyayı değiştiremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Ve köşelerinde bir şeyleri eleştirmekten başka bir şey yapmıyorlar. Ama ruhu yaşlı olanlar-Bu terimi ilk olarak alacakaranlık serisinde duymuştum- gerçeğin farkına daha erken varıyor. Ne yazık ki onların da kolektifleşme gibi bir amacı yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder