10 Eylül 2012 Pazartesi

Türkiye'de cemaatçiliğin ilk yılları

  

...1950 seçimlerinden sonra ülke atmosferine din egemen olmuş, laikliğe karşı tepkiler hızla artmıştır. Kamusal alanlarda her türlü dinsel özgürlük-laiklik teorik çatışması, dinsel-geleneksel simgeler lehine sokağa yanşımıştır. Giyim kuşamın şeklindeki değişim hemen farkedilir olmuş, daha önce dinsel-simgesel giyim tarzlarıyla sokaklara çıkmayanlar, birden bire genel mekanlarda boy göstermeye, sokakların görüntüsünü değiştirmeye değiştirmeye başlamışlardır. Sokaktaki sakallıi şalvarlı, sarıklı, bereli, erkekler, çarşaflı kadınlar, yani islamcı giyim tarzına sahip insanlar çoğalmıştır. Hatta, din adamlarının, dini giysileriye sokaklarda gezmelerine izin verilmesi yönünde kanun teklifi hazırlanmıştır. Yine aynı doğrultuda Atatürk heykellerine saldırılar başlamış, TBMM'de ezan okunmuş, camilerei türbelere gidenlerin sayısında patlama olmuştur, camilerde vaizler, ülkeyi dinsiz CHP idaresinden kurtardığı için açıktan allah'a dua eder olmuşlardır. Dinsel içerikli canlanma diğer pek çok alana da yansımış, yüzlerce komünizmle mücadele derneği kurulmuş, polemiğe ağırlık veren dinci dergi ve kitap basımı görülmedik boyutlara ulaşmış, dini romanlar yayınlanmış, resmi okullardaki din dersleri ve imam-hatipler yetmezmiş gibi, Nurettin Topçu'nun ifadesiyle ''müslüman halkın çocuklarını en az iki bin yık geriye götüren kuran kursları'' açılmıştır. Kemalist devletin temellerine saldıran islamcı çevreler, halkın dine yönelik ilgisini tekrar canlandırmak adına her yola başvurmuş; ülkede bir ''karşı devrim'' rüzgarı estirilmeye çalışılmıştır...

H. Bayram Kaçmazoğlu
sosyologca (temmuz-aralık 2012/sayı:4)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder